Güneş koruyucuları, bizi güneşin ultraviyole (UV) ışınlarının zararlı etkilerinden koruyan en önemli araçlardan biridir. Günümüzde çok çeşitli içeriklere ve formülasyonlara sahip güneş koruyucuları mevcut, bu yazıyla sizlere güneş koruyucuların kısa tarihçesinden bahsederken aynı zamanda güneş koruyucuların özelliklerini ve koruma faktörlerinin ne anlama geldiğini de anlatmak istiyorum.
Günümüzde güneş ışınlarının zararlı etkilerine karşı cildimizi koruyan bilinen en önemli ürünler güneş koruyucularıdır. Güneş ışınlarından korunmanın tarihçesi Mısırlar dönemine kadar uzanmaktadır. Mısırlılar için açık tenli olmak kültürlerinin önemli değerlerinden biriydi ve güneş ışınlarının tenlerini koyulaştırıcı etkisinden korunmak amacıyla pirinç kepeği, yasemin ve acı bakla gibi bitkisel içerikleri kullanmışlardı. Günümüzün güneş koruyucuları 1930’lara dek keşfedilmedi. Güneş koruyucuyu birbirinden habersiz keşfeden iki kişi vardır. Eugene Schueller and Franz Greiter. 1935’te L’Oreal markasının kurucusu olan Schueller, benzil salisilat içerek yağlı bir güneş kremi yapmış ve ‘Ambre Solaire’ yani Türkçesi güneş kremi ismini verdi. Bundan 3 sene sonra, Avusturyalı bir bilim adamı ve dağcı olan Franz Greiter, Alplerde yaptığı bir tırmanış sırasında Piz Buin noktasına tırmanırken güneş yanığı olmuş ve bunun üzerine ‘Piz Buin’ isminde bir şirket kurarak güneş kremi üretmiş ve ‘ Glacier Cream’ ismini vermiştir. (1946)
Çok çeşitli güneş kremi içeriklerine baktığımızda öncelikle hangi taşıyıcı içinde olduklarına göre sınıflayabiliriz. Güneş kremleri losyon, sprey, stick veya jel formunda bulunabilirler. İçeriklerine göre Fiziksel ve Kimyasal olarak ikiye ayrılırlar. Fiziksel içerikli olanlar çinko oksit veya titanyum dioksit içerir ve UV ışınlarının ciltten yansımasını sağlayarak cilt tarafından emilmesine fiziksel bir bariyer oluşturlar. Kimyasal içerikliler de genel olarak avonbenzon, oksinoksat, oksibenzon içerir ve Uv ışınlarını absorbe edici özelliktedirler.
Güneş koruma faktörü yani sun protection factor (SPF), ilk olarak güneş kreminin mucitlerinden Greiter tarafından tanımlanmıştır SPF, güneş kremi ile korunan ciltte minimum bir kızarıklık oluşturmak için gereken en az UV radyasyon miktarının, korunmayan ciltte aynı eritemi oluşturmak için gereken enerji miktarına oranı olarak tanımlanır. FDA, güneş kremlerinin SPF miktarının test edilmesinde 2mg/cm2 miktarında kullanılmasını uygun bulmaktadır. Amerikan Dermatoloji Derneği’nin önerisi yeterli koruma için en az 30 SPF’tir. Fakat SPF, sadece UV B ışınlarına karşı koruyuculuğu ölçer. 3 çeşit ultraviole ışını bulunur. UVA ışınları cilt altına girerek, DNA hasarından sorumludur, UVB ışınları cilt yüzeyinde kalarak ciltte güneş yanığı oluşturur. UVC ışınları yeryüzüne kadar ulaşamayan ışınlardır.
Uzmanların önerisi, geniş spektrumlu güneş koruyucuları yani UVA ve UVB koruyuculuğu olan kremler kullanılması yönündedir. Ayrıca UV ışınları yalnızca güneşten kaynaklanmaz, görünebilir ışık kaynakları ve kızıl ötesi ışınları da bu kategoridedir. Son yapılan bilimsel çalışmalar, kızılötesi ve mavi ışık dediğimiz görünür ışınların cilt yaşlanmasında rol oynadığını göstermiştir. Son teknoloji güneş koruyucularda, kızılötesi ışınlar ve yüksek enerjili görünür ışıklara (HEV) karşı koruma mevcuttur. Son olarak her mevsim ve havada güneş koruyucunuzu kullanmayı unutmayın diyorum.
“Bu yazı içeriği bilgilendirme amaçlıdır. Konuyla ilgili daha detaylı ve doğru bilgiye ulaşmak için lütfen doktorunuza başvurunuz.”
Sevgiler;
Dr. Deniz Heppekcan